5 Mayıs 2010 Çarşamba

Hep Aynı Şeyleri Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemek Deliliktir

http://www.manisahurisik.com/artikel.php?artikel_id=1351

Bir yerde duymuştum. İnsan demek kelime manası olarak hata demekmiş. İnsanların kaydıkları farklı bir sebep te “aynı şeyleri yapıyorken farklı sonuçların gelmesini bekleme yanlışlığıdır.” Bazı ebeveynler polikliniğe gelip çocuklarının değişmesini istediklerini belirtmektedirler. Oysa ki çocuğun davranışı anne babanın davranışının sonucunda meydana gelmektedir. Başka bir deyişle çocuğun düzelmesi anne babanın düzelmesine bağlıdır. Bu aileye anlatılır. Ancak genellikle anne babalar tutumlarının hemen değiştiremez. Sonra da çocuğum düzelmedi diye gelir. Tabii ki düzelmez. Bunu bir örnekle açıklayalım. Mesela bir çocuk okula gitmek istememektedir. Çünkü okuldan korkmakta, arkadaş ilişkilerine girmekten çekinmekte, öğretmenden kötü bir söz duyacağı endişesi taşımaktadır. Bunun altında yatan asıl neden anne babanın çocuğu el bebek gül bebek yetiştirmesidir. Sürekli koruyucu kollayıcı yetiştirme tarzı çocukların dış dünyaya adaptasyonlarını zorlaştırmaktadır. En ufak bir engelle karşılaşan çocuk okula gitmek istememekte, anne ve babasının sıcak kucağına dönmek istemektedir. Böyle bir çocuk sabah okula gitme zamanı mızmızlanmakta, karnı ağrımakta, hatta kusmaktadır. Buna “çocuklarda ayrılık kaygısı bozukluğu” denmektedir. Bu durum aslında çocuktan değil anne baba tutumlarından ileri gelmektedir. Anne babanın koruyucu, kollayıcı yaklaşım tarzını bırakmaları, evde de disiplini oluşturmaları, yerine göre evde de ceza vermeleri yani eğitimin içine biraz daha fazla kararlılık, tutarlılık, disiplin katmaları gereklidir. Şimdi anne baba davranışlarını düzeltmeyip eski tarzlarında devam ederlerse ne olur ? Tabii ki değişen bir şey olmaz. Çocuk aynı şikayetle yaşamaya devam eder. Demek ki çocuğun değişmesi için anne babanın değişmesi gereklidir.

İlk önce ne yapmak gerekli peki ? Bunun cevabı: Hemen Harekete Geçmek. Sorun ne olursa olsun düzeltmek için ilk adımı atmak gereklidir. Kervan yolda dizilir. İlk olarak ayağa kalkalım ve neler yapabileceğimizi çok hızlı gözden geçirelim. Acele etmeden ilk adımı atalım. Çünkü acele gecikmedir. Binlerce mil sürecek bir yolculuk bile tek bir adımla başlamak zorundadır. Sorunu çözemiyorsanız dünyalarınızı paylaşın. Dünyanıza başkalarının girmesine engel olursanız yalnız kalırsınız.

Aynı konuyu bir başka örnekle ele alalım. Karı koca arasında bir sorun var ve kimse çözemiyor. Tabii ki herkes kendini haklı görüyor. Bu sorunun neticesinde evin hanımı kızdı ve anne baba evine gitti diyelim. Araya ayrılık girdi ve bu ayrılık uzadı. Eşler birbirine soğudu. Bir türlü barışılamıyor ve herkes konuyu bir başka ucundan tutuyor. Sonuç olarak eşlerin arası gittikçe açılıyor. Şimdi burada sorunun çözümü karı kocaya bağlı. Başkalarına değil. İkisi de soruna çözümsüzlük noktasında yaklaşırlarsa ya da eski olumsuz davranışlarına devam ederlerse, zaten dışarıdaki herkes de ayrılma tarafındaysa bu iki kişinin tekrar bir araya gelmeleri mümkün değildir. Dikkatinizi çekerim burada çözüm herkesin kendisine bağlıdır. Kimse karşısındaki değiştiremez. Ancak kendisini değiştirerek karşısındakini değiştirebilir. Mesela gülümserseniz, gülümseme cevabı alırsınız. Somurtursanız, somurtma cevabı alırsınız. Kızgın yüz karşısında kendi yüzünü görür. Bir şeyleri değiştirmek için ferdin kendisinin harekete geçmesi gereklidir ve değişmesi gereken kendisidir. Herkes değişimin karşısındakinden, başkalarından gelmesini beklemektedir. Oysa değişmesi gereken kişinin kendisidir. Kendisi de bir değişime gitmiyorsa farklı bir sonuç beklemek imkansızdır.

İnsanlar genellikle nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontuyorlar. Ego ve mefisto (şeytan) hep kendini haklı çıkartıyor. Bu da mefistonun farklı bir oyunu. Olayın hep kendine bakan yönlerini görüp, kendinin avukatı başkalarının yargıcı olmak. Oysa kendimizin yargıcı, başkalarının avukatı olmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder