26 Mayıs 2010 Çarşamba

Mefisto’nun En Büyük Tuzağı: Anne Babanın Arasını Açmak.

http://www.manisahurisik.com/artikel.php?artikel_id=1379

Güzel eğitim. Her anne babanın çocuğuna vermek istediği en harika hediye. Onlara verebileceğimiz iyi bir eğitim ve öğretim en mükemmel, en harika hediyedir. Hangi anne baba bunu istemez ki ? Tabii ki herkes ister, ister de kaç kişi final çizgisine ulaşabiliyor ki ? Çocuklarımızın sadece iyi bir öğretim almaları yetmez. Onların iyi bir insan olmaları yani “hakiki insan” ufkuna varmalarını da sağlamak gerekir. Bir insan deyip geçmemek gerekir. Bir insan 20 – 25 yıl sonra bir şehrin emniyet müdürü olabilir. Ya da bir vali veya bir başbakan ya da cumhurbaşkanı. Bu sebeple bir insan bile çok önemlidir. Mefisto’nun (Şeytan’ın) derdi de tek tek her bir insanı yıkmak ve bir daha ayağa kalkamayacak şekilde lanetlenip yok olmasını sağlamaktır. O Adem’ den beri insanların kaybetmesi için çalışır. Her bir insanla bıkmadan usanmadan uğraşmış ve hata yapmaları için sadece bir insan için bile yüz binlerce oyun ve tuzak kurmuştur. Bıkmadan usanmadan insanı yanıltmaya çalışır ve hata yapmasını sağlar. Onun için en kolay vasat, en kolay ortam bozuk aile ortamlarıdır. Parçalanmış aileler, boşanan çiftler, anasız babasız çocuklar, yetersiz bir sevgi, disiplin ortamında büyümüş evlatlar, geçimsizlik ve anlaşmazlıkların olduğu evler onun en sevdiği ortamlardır. Bu ortamlarda avlanmak kolaydır çünkü. Kurtlar avlanmak için puslu havayı seçer. Bulanık suda balık avlaması kolaydır. Korunmasız bir ailedeki korunmasız adem oğullarına saldırmak ve yıkmak da daha kolaydır. Şimdi bir hikaye dinleyelim.

Mefisto bir gün evlatlarını toplamış. Onları bir yarışmaya teşvik etmiş. “Kim insanlara en büyük hatayı işletecek ?” yarışmanın konusuymuş. Mefisto’nun çocukları dünyanın her bir köşesine dağılmışlar ve daha sonra denizlerin üzerinde bir araya gelmişler. Baş mefisto sormuş tek tek.

Biri demiş: Ben bir insana boş vakit geçirttim. Boş lakırtılarla geçirdi vaktini demiş.

Baş mefisto: Normal mesaide kalmışsın demiş.

Birisi: Ben insanlara tartıda hile yaptırdım. Kandırdı insanları demiş.

Baş mefisto: Kandıran bizdendir. Ancak bunlar kolay tuzaklar demiş.

Birisi Bugün takibe aldığım kişiye ibadetlerini yaptırmadım. Uykuya özendirdim demiş.

Baş mefisto: Normal mesaide kalmışsın demiş. Baş mefisto çocuklarının getirdiği haberlerin hiç birisi ile yetinmemiş. Sonunda birisine dönmüş. Arkadaşlarının söylediklerini beğenmeyen baş mefistoya o da şöyle demiş: Rutin bir iş yaptım.

Baş Mefisto: Ne yaptın demiş.

O: Bir karı kocanın arasını açtım deyince baş mefisto: Bu mu küçük dediğin iş. Sen bugün en önemli işi yaptın. En güzel mefistoluk bugün sende. Aferin sana demiş.

Evet. Mefisto için karı koca arası açmak çok önemlidir. Ağacın kurdu içindedir. İçte çürüme varsa koca çınarlar devrilir. Mefisto’ nun tuzağı zayıftır ama tuzağa düşen nasıldır acaba? Karı kocanın arası yavaş yavaş açılır. Ufak tefek önemsemediğimiz konular zamanında müdahale edilmezse zamanla büyür ve karı kocanın arası oldukça açılır ve bir gün ipler kopar.

Çocuğa bebek gibi yani yaşından küçük davranırsanız bir bebek gibi cevap alırsınız. Mızmızlanır. Şımarıklıklar yapar. Söz dinlemez. Okula gitmek istemez. Bağımlılığı artar. Kendisine olan öz güveni yıkılır. Bebek reaksiyonları gösterir.

Gence çocuk gibi davranırsanız çocuk gibi davranmaya başlar. Regrese (Yaşına göre beklenenden küçük) davranışlar sergiler. Karı koca da birbirine evli insanların birbirine davranması gibi davranmazlarsa, regrese davranış sergilerler ve bekar davranışları ortaya koyarlar. Zamanla karı kocanın arası açılır. Evli insanlar birbirlerini ihmal etmemelidirler. Örneğin, mutlaka aynı yatak odasında yatmalıdırlar. Yataklarını ayırırlarsa bu bekar davranışına girer. Evlilikte sorun başlamış demektir. Bir karı kocanın yatak odası aynı olmalıdır. Çünkü cinselliğin yanında sevginin, affın, rahatlamanın, elektriklerin boşalmasının, barışın, merhamet ve şevkatin olduğu yerdir yatak odası. Yatak odasına küslük girmemelidir. Kafanızda ne kadar olumsuz düşünce varsa yatak odanızın kapısında bırakmalısınız. İçeriye o düşünceleri, küskünlükleri, intikamları taşımamalısınız.

Karı koca her zaman birbirlerini anlayışla karşılamalıdırlar. Bir yuvanın yıkılması, boşanma en az 500 aileyi etkiler. Boşanan insanlarla direkt ya da indirekt 500 aile ilgilidir. Başka bir değişle boşanma toplumsal bir problem haline dönüşür. Sadece bir karı bir kocayı ilgilendiren bir mevzuu değildir. Bir kere her iki tarafın yakın akrabaları bu hidrojen bombası gibi olaydan çok derinden yaralanır. Patlayan atom bombasının yani boşanmanın etkileri yıllar sonra bile duyulur, hissedilir. Komşular, çocukların okul arkadaşları ve aileleri silsile yoluyla derecesine göre herkes bu aile depreminden nasibini alır. Okulda veliler boşanmış anne baba çocuğu ile çocuklarının konuşmasını istemezler. Öğretmen çocuğu sorunlu bir çocuk olarak algılar. Anne baba ekonomik ve psikolojik çökkünlüğe girer. Herkes derecesine göre pişman olur. Kim boşanmak için evlenir ki ? Boşandıktan kısa bir süre sonra herkes kısa bir rahatlık dönemine girse bile yıllar geçtikçe pişmanlıklar artar. 20 yıldır bu ilimle uğraşıyorum. Daha boşandığı için memnun olan bir tek insan görmedim. Geçici rahatlamalar zamanın ilerlemesiyle hayatın binbir türlü gaileleri arasında pişmanlıklara dönüşüyor. Boşanmanın 1 yıl sonrası, 5 yıl sonrası, 10 yıl sonrası, 20 yıl sonrası 30 yıl sonrası var. Kimse boşanınca bir maden bulmuyor. Dışarıda gökten zembille inmiş yeni adaylar boşanan insanları beklemiyor. En iyimiz en az hatalı olanımızdır. Boşanmama asıl hedef olmalıdır. Gözünü yediğimin Osmanlısı. Biz ne şanlı devletmişiz. Boşanmanın % 0’lar düzeyinde yaşandığı, “boşanınca yeryüzü sallanır” atasözlerinin olduğu büyük devlet. Şimdilerde oranlar arttıysa da biz o devletin devamı büyük bir Türkiye’yiz. Ülke olarak boşanmanın karşısında yer almalıyız. Çünkü geçici ve tedavi edilebilir anlaşmazlıklar için yuva yıkmaya gerek yoktur. Her sorunun bir çözümü vardır. Anahtarını bulmak gereklidir. Aranmayan şeyin bulunması imkansızdır. Bir kapının açık olduğunu anlamak için onu itmek gereklidir. Kalenin 1000 kapısı varsa 999 denedim. Giriş yolu kalmadı diyemezsiniz. Her kale illa feth edilir. Gereğini yaparsan. Yolunu bulursan. Gerekirse gemileri karadan yürütülür. Olmazlar oldurulur. Yeni yollar bulunur. Gerekirse lağımlar kazılmalıdır. Gerekirse kale içten feth edilmelidir. Ama evlilik kalesi tüm kapılar kapalı bile olsa feth edilmeli ve boşanmamalıdır. Çünkü boşanma mefistonun çok hoşuna giden ama 500 aileyi etkileyen çok kötü ve kimseye faydası olmayan bir olumsuz toplumsal olaydır.

1 yorum:

  1. Müthis bir yazı kaleme almışsınız. Türkiye birinci izmir şu an boşanmalarda kadınlara. İzmirde ozellikle bu kadar feminen bir karakter. Tahsis edilmesi. Facia dır. İzmirde kadının kadına zulmüdür. Boşanmaların izmirde bu kadar fazla olması tesadüf değil BU ŞEHİR TARİHİNİN EN BÜYÜK AHLAKSAL BUNALIMINI YAŞAMAKTADIR.İZMİRDE KADIN BAŞROLDE DİR ALDATMALARDA MALESEF ERKEKLER PİYON DURUMUNDA

    YanıtlaSil